DİLBER DURAL
Bir evreden öteki bir evreye geçişi tanımlayan metamorfoz, Ruberu Sanat Galerisi mesken sahipliğinde küratörlüğünü İsmail Erdoğan’ın üstlendiği, karikatürist Dağıstan Çetinkaya’nın standında mana kazanıyor. Küratör İsmail Erdoğan, “Burada metamorfoz, sanatçı Dağıstan Çetinkaya’nın kendisiyle alakalı. Onun bir evreden diğer bir evreye geçişi. Tahminen de sıçrayışıyla alakalı. Onun tabiriyle ‘üzerine bir koza ördüğü geçmiş’. Yaklaşık 30 yıllık bir geçmiş. Şimdilerde ise o kozadan çıkışın bir kelebeğe dönüşüm öyküsü kelam konusu. Metamorfoz burada devreye giriyor. Kozasını yırtarak çıkan kelebeğin öyküsü aslında. her insanın tanıdığı Dağıstan Çetinkaya’nın yeni bir versiyonu, yeni bir hali, yeni bir görünümü, öbür formlarda var oluşu da diyebiliriz” biçiminde açıklıyor.
ÇALIŞMALARIMLA KOZAMI ÖRDÜM
Karikatürist Dağıstan Çetinkaya tırtılın kozasını örüp sonrasındasında kozasından çıkıp kelebeğe dönüşmesinin bir metamorfoz süreci olduğunu söylüyor. Dışarıdan gelen talepler doğrultusunda 30 yıllık meslek hayatını şekillendiren, çizgi romandan vinyete kadar çizginin farklı alanlarında çalışmalar yapan Çetinkaya, son beş yıldaki çalışmalarını, “tıpkı bir tırtılın kozasını örmesi üzere, ben de çalışmalarımla kozamı ördüm” halinde anlatıyor. Çetinkaya son yapıtlarının de “Tırtılın kozasından çıkıp kelebeğe dönüşmesi üzere, benim de bir kelebeğe dönüşme gayretim diyebiliriz” diyor. Kelebek olarak bir hafta geçen bir ömrün, tırtıl olarak geçen bir ay ömürde, daha verimli ve daha hoş çalışmaları ortaya koyduğunu söyleyen Çetinkaya, “Bu süreçte ben de burada kendimi ve iç dünyamı söz eden çalışmaları ortaya koydum” diye anlatıyor.
BİRİNCİ KERE BİR EBRU ÜZERİNE ÇİZGİYİ DENEMİŞ OLDUM
Standın farklı performanslarda 3d ve büyük çalışmalardan oluşmakta olduğunu belirten Çetinkaya, yapıtlarda ziyaretçilere bir şey anlatma eforundan fazla bir şeyler hissettirme ve farklı pencereler açıp o dünyaları seyretmeye davet eden bir stant olduğunu lisana getiriyor. Farklı disiplinlerle, farklı çalışmaları bir ortada kullanarak neler yapılabileceğinin de görsel olarak bir göstergesi olduğunu söz eden Çetinkaya kelamlarına şu biçimde devam ediyor: “Bu stant de 40 yapıta yer verdik lakin bu eserler daha evvel yaptığımız çalışmaların farklı versiyonları ve daha gelişmişleri diyebiliriz. 200-300 eser içinden numuneler gösterdik. İpuçları verdik bu stantta. Farklı performanstaki 3d çalışmalar ve tek boyutlu bir çalışmadan seçmece yapmış olduk.” Çetinkaya “Burada benim en hayli dikkat çektiğim çalışmalardan birisi Hikmet Barutçugil’in ebrusu üzerine yaptığım çalışma” diyor ve ekliyor: “İlk sefer bir ebru üzerine çizgiyi denemiş oldum. Bu benim açımdan heyecan verici bir çalışmaydı.”
İsmail Erdoğan – Dağıstan Çetinkaya
İÇİMİZDEKİ COŞKUYU HİÇ KAYBETMEMEK LAZIM
“İnsan ya da bir sanatçı ömrü durağanlaştığı vakit bu yapıtlarına de yansıyor. Yapıtları de durağanlaşıyor” diyen Çetinkaya kelamlarına şöyleki devam ediyor: “Önemli olan durağan şeyler yapmak değil, bu dinamiği hayatında da devam ettirebilmesi, bunu yapıtlarına yansıtabilmesidir. Zira durağanlaştığı vakit rutinleşmeye gidiyor. Rutin bir biçime dönüşüyor. Bu tehlikeli bir müddetç. İçimizdeki coşkuyu, hiç kaybetmemek lazım ki, bu da eserlerimize yansısın. Bu heyecanı da aslına bakarsan okuyucuya bir biçimde yapıtlarınızla aktarmış oluyorsunuz. Benim son beş yıldır yaptığım yapıtlarda bu dinamikliğin, arayışın sonucu.”
Bir evreden öteki bir evreye geçişi tanımlayan metamorfoz, Ruberu Sanat Galerisi mesken sahipliğinde küratörlüğünü İsmail Erdoğan’ın üstlendiği, karikatürist Dağıstan Çetinkaya’nın standında mana kazanıyor. Küratör İsmail Erdoğan, “Burada metamorfoz, sanatçı Dağıstan Çetinkaya’nın kendisiyle alakalı. Onun bir evreden diğer bir evreye geçişi. Tahminen de sıçrayışıyla alakalı. Onun tabiriyle ‘üzerine bir koza ördüğü geçmiş’. Yaklaşık 30 yıllık bir geçmiş. Şimdilerde ise o kozadan çıkışın bir kelebeğe dönüşüm öyküsü kelam konusu. Metamorfoz burada devreye giriyor. Kozasını yırtarak çıkan kelebeğin öyküsü aslında. her insanın tanıdığı Dağıstan Çetinkaya’nın yeni bir versiyonu, yeni bir hali, yeni bir görünümü, öbür formlarda var oluşu da diyebiliriz” biçiminde açıklıyor.
ÇALIŞMALARIMLA KOZAMI ÖRDÜM
Karikatürist Dağıstan Çetinkaya tırtılın kozasını örüp sonrasındasında kozasından çıkıp kelebeğe dönüşmesinin bir metamorfoz süreci olduğunu söylüyor. Dışarıdan gelen talepler doğrultusunda 30 yıllık meslek hayatını şekillendiren, çizgi romandan vinyete kadar çizginin farklı alanlarında çalışmalar yapan Çetinkaya, son beş yıldaki çalışmalarını, “tıpkı bir tırtılın kozasını örmesi üzere, ben de çalışmalarımla kozamı ördüm” halinde anlatıyor. Çetinkaya son yapıtlarının de “Tırtılın kozasından çıkıp kelebeğe dönüşmesi üzere, benim de bir kelebeğe dönüşme gayretim diyebiliriz” diyor. Kelebek olarak bir hafta geçen bir ömrün, tırtıl olarak geçen bir ay ömürde, daha verimli ve daha hoş çalışmaları ortaya koyduğunu söyleyen Çetinkaya, “Bu süreçte ben de burada kendimi ve iç dünyamı söz eden çalışmaları ortaya koydum” diye anlatıyor.
BİRİNCİ KERE BİR EBRU ÜZERİNE ÇİZGİYİ DENEMİŞ OLDUM
Standın farklı performanslarda 3d ve büyük çalışmalardan oluşmakta olduğunu belirten Çetinkaya, yapıtlarda ziyaretçilere bir şey anlatma eforundan fazla bir şeyler hissettirme ve farklı pencereler açıp o dünyaları seyretmeye davet eden bir stant olduğunu lisana getiriyor. Farklı disiplinlerle, farklı çalışmaları bir ortada kullanarak neler yapılabileceğinin de görsel olarak bir göstergesi olduğunu söz eden Çetinkaya kelamlarına şu biçimde devam ediyor: “Bu stant de 40 yapıta yer verdik lakin bu eserler daha evvel yaptığımız çalışmaların farklı versiyonları ve daha gelişmişleri diyebiliriz. 200-300 eser içinden numuneler gösterdik. İpuçları verdik bu stantta. Farklı performanstaki 3d çalışmalar ve tek boyutlu bir çalışmadan seçmece yapmış olduk.” Çetinkaya “Burada benim en hayli dikkat çektiğim çalışmalardan birisi Hikmet Barutçugil’in ebrusu üzerine yaptığım çalışma” diyor ve ekliyor: “İlk sefer bir ebru üzerine çizgiyi denemiş oldum. Bu benim açımdan heyecan verici bir çalışmaydı.”
İsmail Erdoğan – Dağıstan Çetinkaya
İÇİMİZDEKİ COŞKUYU HİÇ KAYBETMEMEK LAZIM
“İnsan ya da bir sanatçı ömrü durağanlaştığı vakit bu yapıtlarına de yansıyor. Yapıtları de durağanlaşıyor” diyen Çetinkaya kelamlarına şöyleki devam ediyor: “Önemli olan durağan şeyler yapmak değil, bu dinamiği hayatında da devam ettirebilmesi, bunu yapıtlarına yansıtabilmesidir. Zira durağanlaştığı vakit rutinleşmeye gidiyor. Rutin bir biçime dönüşüyor. Bu tehlikeli bir müddetç. İçimizdeki coşkuyu, hiç kaybetmemek lazım ki, bu da eserlerimize yansısın. Bu heyecanı da aslına bakarsan okuyucuya bir biçimde yapıtlarınızla aktarmış oluyorsunuz. Benim son beş yıldır yaptığım yapıtlarda bu dinamikliğin, arayışın sonucu.”