1999 yılında bilim kurgu dünyasının en tanınan örneği olarak ortaya çıkan Matrix mitinin, on sekiz yıl daha sonra 4. sineması çekildi. Sinema tarihinde kendine has bir yeri olan The Matrix serisinin uzun yıllar daha sonra gelen dördüncü sineması, yepyeni üçlemenin ana karakterleri Neo ve Trinity’nin dönüşünü merkezine alıyor. Fakat bu sefer sakallı ve uzun saçlı bir Neo çıkıyor karşımıza. Kült serilerin bir daha çekimlerine alışkın olan izleyici, evvel nostalji yapmak, akabinde birebir kaliteyi yakalamak gayesiyle sinema salonlarının yolunu tuttu. Ama bir epey seride olduğu üzere The Matrix Resurrections da beklentiyi karşılayamadı üzere gözükse de dikkate bedel bir tartışma sundu. bu biçimde bize de bu tartışmayı açmak düşer.
BEZDİRİCİ ANLATIM, BERBAT TEKNİK
Wachowski kardeşlerin Matrix çıkarmasının yıllar daha sonra büyük ses getirdiğini söyleyen sinema muharriri Döndü Toker “Seyircilerde büyük hayal kırıklığı yaratan ya da muharrirleri ikileme düşüren tartışmalar bir kenarda dursun, serinin dördüncü sineması triolojinin kendisinin de alaşağı edilip, bir daha değerlendirildiği diğer bir yapıt.
Döndü Toker
Sinema birinci dakikalarda bezdirici bir anlatım biçimi, makûs teknik, Deathpoolvari mizahıyla uzaklaştırıyor seyirciyi. Anlatım kimi vakit zorlama geliyor, beklentileri yok ediyor ve göstermek yerine fazlaca konuşuyor. Buna karşın sinema sabırla izlendiğinde transparan hali çok şuurlu geliyor ve bu yüzyılın tam da bu zamanını bir daha ele almakla ilgili sıkıntısı var” tenkidinde bulunuyor.
BAĞIRLARA BASILACAKTIR
Üçlemeyi tek modül, The Matrix Resurrections’ıysa serinin birinci devam sineması olarak kabul ettiğini söyleyen Sinema Eleştirmeni Serkan Çelik, yepyeni yapıtı güncelleme formuyla sinema tarihinin en başarılı devam sinemalarından biri olduğunu düşünüyor: “İlk sinema vakti için olağanüstü bir görsel dünya sunuyordu ve bu özelliği izleyiciyi eğlendirip heyecanlandırmıştı. Derine bakmayı sevenlerse izledikçe daha fazlasını buldu, hayran kaldı, sahiplendi. Dördüncü sinema görsel manada (yeni Matrix’in mimarı farklı olduğu için) daha düz olsa da senaryo yeniden izledikçe anlamlanıyor ve burun kıvırmak yerine üzerine düşünenlere verecek epeyce şeyi var.
Serkan Çelik
Zalimce eleştirenlerin bile birinci izlemede birtakım replikleri ezberlediklerini düşünür, rüzgârın vakit içinde değişip Resurrections’ın da bağırlara basılacağına emin olabiliriz.”
ETKİSİZ KALDI
Sanat eleştirmeni Samed Karagöz ise sinemanın günümüz dünyasına epeyce bir şey söylemediğini vurguluyor: “İlki 1999 yılında sinema salonlarında izleyiciyle buluşan Matrix serisinin son sineması büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Bunun temelinde birinci sinemayla oluşturulan teknik yeniliklerin, anlatıdaki geleceğe dair öngörülerin bu sinemada hiç olmaması birinci niye olabilir.
Samed Karagöz
Birinci sinema toplumsal medyanın, süratli internet kontağının, akıllı telefonların olmadığı bir devirde yapılan sinemayla izleyiciyi ne kadar şaşırtıp etkilediyse, yeni sinemanın metaverse, toplumsal medya, sanal paranın her tarafta yer aldığı günümüz dünyasına dair hiç bir yenilik sunmamasıyla o kadar etkisiz kaldı.”
NOSTALJİ TARAFI BÜYÜK
Sinema Ortası mecmuası Yayın Koordinatörü Rabia Bulut, daima imrendiği nostalji hissini bu sinemayla yaşadığını söyleyerek “Matrix serisinin birinci çıktığı vakit içinderdaki yenilikçi, farklı, kendine has dünyasına dair yeni bir şey görmüyoruz. Lakin Lana Wachowski, günümüzün alışılmış hal, anlayış ve bakış açısına dair mizahi bir halla epeyce şey söylüyor.
Rabia Bulut
Geri dönüşünü de Neo ve Trinity’nin unutulmaz ve vazgeçilmez aşkı üzerinden yapması insanı can konutundan yakalıyor” yorumunu yaptı.
BEZDİRİCİ ANLATIM, BERBAT TEKNİK
Wachowski kardeşlerin Matrix çıkarmasının yıllar daha sonra büyük ses getirdiğini söyleyen sinema muharriri Döndü Toker “Seyircilerde büyük hayal kırıklığı yaratan ya da muharrirleri ikileme düşüren tartışmalar bir kenarda dursun, serinin dördüncü sineması triolojinin kendisinin de alaşağı edilip, bir daha değerlendirildiği diğer bir yapıt.
Döndü Toker
Sinema birinci dakikalarda bezdirici bir anlatım biçimi, makûs teknik, Deathpoolvari mizahıyla uzaklaştırıyor seyirciyi. Anlatım kimi vakit zorlama geliyor, beklentileri yok ediyor ve göstermek yerine fazlaca konuşuyor. Buna karşın sinema sabırla izlendiğinde transparan hali çok şuurlu geliyor ve bu yüzyılın tam da bu zamanını bir daha ele almakla ilgili sıkıntısı var” tenkidinde bulunuyor.
BAĞIRLARA BASILACAKTIR
Üçlemeyi tek modül, The Matrix Resurrections’ıysa serinin birinci devam sineması olarak kabul ettiğini söyleyen Sinema Eleştirmeni Serkan Çelik, yepyeni yapıtı güncelleme formuyla sinema tarihinin en başarılı devam sinemalarından biri olduğunu düşünüyor: “İlk sinema vakti için olağanüstü bir görsel dünya sunuyordu ve bu özelliği izleyiciyi eğlendirip heyecanlandırmıştı. Derine bakmayı sevenlerse izledikçe daha fazlasını buldu, hayran kaldı, sahiplendi. Dördüncü sinema görsel manada (yeni Matrix’in mimarı farklı olduğu için) daha düz olsa da senaryo yeniden izledikçe anlamlanıyor ve burun kıvırmak yerine üzerine düşünenlere verecek epeyce şeyi var.
Serkan Çelik
Zalimce eleştirenlerin bile birinci izlemede birtakım replikleri ezberlediklerini düşünür, rüzgârın vakit içinde değişip Resurrections’ın da bağırlara basılacağına emin olabiliriz.”
ETKİSİZ KALDI
Sanat eleştirmeni Samed Karagöz ise sinemanın günümüz dünyasına epeyce bir şey söylemediğini vurguluyor: “İlki 1999 yılında sinema salonlarında izleyiciyle buluşan Matrix serisinin son sineması büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Bunun temelinde birinci sinemayla oluşturulan teknik yeniliklerin, anlatıdaki geleceğe dair öngörülerin bu sinemada hiç olmaması birinci niye olabilir.
Samed Karagöz
Birinci sinema toplumsal medyanın, süratli internet kontağının, akıllı telefonların olmadığı bir devirde yapılan sinemayla izleyiciyi ne kadar şaşırtıp etkilediyse, yeni sinemanın metaverse, toplumsal medya, sanal paranın her tarafta yer aldığı günümüz dünyasına dair hiç bir yenilik sunmamasıyla o kadar etkisiz kaldı.”
NOSTALJİ TARAFI BÜYÜK
Sinema Ortası mecmuası Yayın Koordinatörü Rabia Bulut, daima imrendiği nostalji hissini bu sinemayla yaşadığını söyleyerek “Matrix serisinin birinci çıktığı vakit içinderdaki yenilikçi, farklı, kendine has dünyasına dair yeni bir şey görmüyoruz. Lakin Lana Wachowski, günümüzün alışılmış hal, anlayış ve bakış açısına dair mizahi bir halla epeyce şey söylüyor.
Rabia Bulut
Geri dönüşünü de Neo ve Trinity’nin unutulmaz ve vazgeçilmez aşkı üzerinden yapması insanı can konutundan yakalıyor” yorumunu yaptı.