Yazar Hilal Çorbacıoğlu’nun kaleme aldığı, Demet Özdemir’in çizdiği “Benim Muhteşem Gücüm Yok Ki” isimli kitap Ketebe Çocuk etiketiyle geçtiğimiz günlerde okurla buluştu. Arkadaşlık ve dostluğun kıymetini vurgulayan kitap, yardımlaşma ve keşfetmenin ne kadar kıymetli olduğunu ele alıyor. Kitapta, Suzi karakterinin muhteşem güç turnuvasını izlemek için ormanın derinliklerine gerçek yola koyulduğunu görüyoruz.
her insanın bir harika gücünün olduğu turnuvada Suzi ise kendi yeteneğinin ne olduğunu bilmiyor. Turnuvanın sonunda Suzi, arkadaşları yardımıyla merak ettiği sorunun karşılığını buluyor ve kendi muhteşem gücünün farkına varıyor. Çorbacıoğlu, Suzi karakteri üzerinden çocukların kendi güçlerini keşfetmelerini istediklerini belirtiyor.
SUZİ BİZE SABRI ÖĞRETİYOR
“Çocuk kitabı yazıyorsanız tabiattaki her şey, çocukla temas eden her şey sizin için bir öykü kahramanına dönüşebiliyor” diyen Çorbacıoğlu, kitabı yazma öyküsünü “Çocuklarla birlikte yaptığımız bir tabiat seyahatinde büyük bir çam ağacının zirvesine epey yavaş ve günlerce süren bir seyahatle üste çıkmış bir salyangoz dikkatimizi çekmişti. Kitabın kahramanı salyangoz Suzi’de, bir sonbahar günü yağmurdan daha sonra gezinirken karşımıza çıktı. O günlerde biz de bir kahraman arayışı içerisindeydik. Bu kahramanın da metropol hayatının ve suratının bilakis bir daha ortamızda bir yerlerde lakin sakin sakin, sürüne sürüne kendi özellikleriyle yaşayan “Suzi” olmasını istedik” formunda anlatıyor ve kelamlarına şu biçimde devam ediyor: “Hayvan olarak baktığımızda fazlaca heybetli bir manzarası, bir albenisi yok aslında fakat kent hayatında o sadeliğinin yanında nasıl sakin kalabildiğini, nasıl yavaş olabildiğini ve Suzi’nin hem toprağın altında birebir vakitte toprağın üstünde nelere eşlik ettiğini çocukların da şahit olmasını istedik” diyor. Kitabında, insanın yeteneğini keşfetmenin değerini anlatmak istediğini söyleyen Çorbacıoğlu, “Suzi’de ise, arkadaşlarının ona gösterdiği keşfetme yeteneğindeki mutluluğundan bahsettik. Suzi, kitapta kendi kıssasıyla birlikte yavaş yavaş bize de sabrı öğretiyor. Bu sabrı çocuklara da öğretmesini temenni ederek, herkesin bir harika gücü olacağını, bunu keşfettiği vakit hayli büyük bir zenginlik katacağını görmelerini istedik” diyor.
HEPİMİZİN BİR MUHTEŞEM GÜCÜ VAR
Kitabında bilhassa toprağın altında yaşayan, en ilgi cazip hayvanları tercih ettiğini söyleyen Çorbacıoğlu, “fevkalade hayvanları hayvanat bahçesine gittiğimizde gördüğümüzde şaşırıyoruz ancak toprağın altındaki hayvanları bilmiyoruz, onlardan haberimiz yok” diyor. Hepimizin bir muhteşem gücü ve bir kabiliyeti olduğunu söyleyen Çorbacıoğlu, “İnsan denemeden kabiliyetini bilemez. Burada yalnızca ailelerin değil, eğitimcilerin de hayli yeterli gözlemci olmaları lazım” diyor. Ebeveynlerin çocuğun “bu işe yatkın olmalı” dediği yerde desteklenmesi gerektiğinin altını çizen Çorbacıoğlu, çocukları cesaretlendirmenin, teşvik etmenin bu noktada fazlaca kıymetli olduğunu vurguluyor.
her insanın bir harika gücünün olduğu turnuvada Suzi ise kendi yeteneğinin ne olduğunu bilmiyor. Turnuvanın sonunda Suzi, arkadaşları yardımıyla merak ettiği sorunun karşılığını buluyor ve kendi muhteşem gücünün farkına varıyor. Çorbacıoğlu, Suzi karakteri üzerinden çocukların kendi güçlerini keşfetmelerini istediklerini belirtiyor.
SUZİ BİZE SABRI ÖĞRETİYOR
“Çocuk kitabı yazıyorsanız tabiattaki her şey, çocukla temas eden her şey sizin için bir öykü kahramanına dönüşebiliyor” diyen Çorbacıoğlu, kitabı yazma öyküsünü “Çocuklarla birlikte yaptığımız bir tabiat seyahatinde büyük bir çam ağacının zirvesine epey yavaş ve günlerce süren bir seyahatle üste çıkmış bir salyangoz dikkatimizi çekmişti. Kitabın kahramanı salyangoz Suzi’de, bir sonbahar günü yağmurdan daha sonra gezinirken karşımıza çıktı. O günlerde biz de bir kahraman arayışı içerisindeydik. Bu kahramanın da metropol hayatının ve suratının bilakis bir daha ortamızda bir yerlerde lakin sakin sakin, sürüne sürüne kendi özellikleriyle yaşayan “Suzi” olmasını istedik” formunda anlatıyor ve kelamlarına şu biçimde devam ediyor: “Hayvan olarak baktığımızda fazlaca heybetli bir manzarası, bir albenisi yok aslında fakat kent hayatında o sadeliğinin yanında nasıl sakin kalabildiğini, nasıl yavaş olabildiğini ve Suzi’nin hem toprağın altında birebir vakitte toprağın üstünde nelere eşlik ettiğini çocukların da şahit olmasını istedik” diyor. Kitabında, insanın yeteneğini keşfetmenin değerini anlatmak istediğini söyleyen Çorbacıoğlu, “Suzi’de ise, arkadaşlarının ona gösterdiği keşfetme yeteneğindeki mutluluğundan bahsettik. Suzi, kitapta kendi kıssasıyla birlikte yavaş yavaş bize de sabrı öğretiyor. Bu sabrı çocuklara da öğretmesini temenni ederek, herkesin bir harika gücü olacağını, bunu keşfettiği vakit hayli büyük bir zenginlik katacağını görmelerini istedik” diyor.
HEPİMİZİN BİR MUHTEŞEM GÜCÜ VAR
Kitabında bilhassa toprağın altında yaşayan, en ilgi cazip hayvanları tercih ettiğini söyleyen Çorbacıoğlu, “fevkalade hayvanları hayvanat bahçesine gittiğimizde gördüğümüzde şaşırıyoruz ancak toprağın altındaki hayvanları bilmiyoruz, onlardan haberimiz yok” diyor. Hepimizin bir muhteşem gücü ve bir kabiliyeti olduğunu söyleyen Çorbacıoğlu, “İnsan denemeden kabiliyetini bilemez. Burada yalnızca ailelerin değil, eğitimcilerin de hayli yeterli gözlemci olmaları lazım” diyor. Ebeveynlerin çocuğun “bu işe yatkın olmalı” dediği yerde desteklenmesi gerektiğinin altını çizen Çorbacıoğlu, çocukları cesaretlendirmenin, teşvik etmenin bu noktada fazlaca kıymetli olduğunu vurguluyor.