Es geçerim ne demek ?

Zeynep

New member
“Es Geçerim Ne Demek?”: Bir Toplumun Duygusal İhmalini Eleştiren Bir Bakış Açısı

Bazen kelimeler bir araya gelir ve kendilerini anlamlı bir anlamda sunmakta yetersiz kalır. "Es geçerim" ifadesi de işte tam böyle bir kelime grubu. Sadece bir kısa cümle gibi görünse de, içinde birden fazla sosyal ve psikolojik katman barındırıyor. Hatta bu cümle, toplumda sıkça karşılaştığımız bir duygusal ihmalin, iletişimsizlik ve sorumluluktan kaçmanın simgesi olabilir. “Es geçerim” diyerek bir şeyleri, insanları, duyguları veya sorumlulukları yok saymak, derinlemesine bakıldığında, aslında ne kadar büyük bir toplumsal ve bireysel sorunu da gündeme getiriyor.

Kelimenin Sadece Anlamı Değil, Toplumsal Yansıması

"Es geçerim" ifadesi, genellikle bir durumdan, bir kişiden veya bir sorumluluktan kaçmak anlamına gelir. Kişinin bu ifadeyi kullanması, genellikle anlık bir duygusal tepkiden kaynaklanmaz. Bu, daha çok bir alışkanlık, bir yaşam biçimi haline gelebilir. Anlık sinirle söylenen bir cümle değil, bir davranış modelidir. Günümüzde bu yaklaşımı gözlemlerken, toplumsal dinamiklerde bu ifadenin oldukça sık kullanıldığını fark ediyorum. Ancak, burada üzerinde durmamız gereken asıl mesele, bu “es geçme” pratiğinin aslında neyi temsil ettiğidir. Ne yazık ki, günümüzde pek çok insan, “es geçerim” diyerek, duygusal bağlardan ve sorumluluklardan kaçıyor. Toplum olarak, zorluklarla başa çıkmanın, problemi çözmenin değil, onu geçiştirme yolunu benimsediğimiz bir noktada duruyoruz.

Zihinsel Olanı, Duygusal Gerçekliğe Taşımak

Şimdi, gelin bu durumun, cinsiyetler bazında nasıl şekillendiğine bakarak biraz daha derinleşelim. Erkekler, genellikle sorunları stratejik bir biçimde çözmeye odaklanırken, kadınlar daha empatik bir yaklaşım benimseyebilir. Ancak, burada devreye giren “es geçerim” yaklaşımı, her iki cinsiyetin de bazen duygusal olarak kaçmayı tercih ettiğini gösteriyor. Erkeklerin "es geçme" tutumu genellikle bir stratejiye dönüşse de, bu strateji de bazen duygusal bir boşluğa yol açabiliyor. Kadınlar ise, daha çok başkalarına yardımcı olma ve empatik davranma eğiliminde oldukları için, "es geçerim" yaklaşımını daha çok kendi içsel dünyalarında bir başkaldırı olarak kullanabiliyorlar. Ancak, bu başkaldırı, en sonunda onların da dış dünyadan kaçmalarına neden olabiliyor.

Problem Çözme ya da Sorunlardan Kaçma?

Burada önemli bir soru devreye giriyor: Gerçekten sorunları çözüyor muyuz, yoksa sadece geçiştiriyor muyuz? "Es geçerim" dediğimizde, bu çok basit bir şekilde bir sorunu çözme aracı olabilir mi? Belki de problemin kaynağını ele almak yerine, sorunu görmezden gelerek geçici bir rahatlama sağlıyoruzdur. Ancak bu geçici rahatlama, uzun vadede ne kadar faydalıdır? Çoğu zaman, "es geçerim" diyerek sorunu ertelemek, aslında daha büyük bir patlamanın zeminini hazırlıyor. Erkekler, çoğunlukla bu stratejik yaklaşımda, derinlere inmeden yüzeyde kalmayı tercih ederken; kadınlar, bu tür bir tavır karşısında “şeffaflık” ve “açıklık” gibi bir çözüm önerse de, çoğu zaman çözüm önerileri de, duygusal yüklerin fazla olması nedeniyle etkisiz kalıyor.

Bireysel Değişim ve Toplumsal Değişim

Bir diğer kritik nokta ise bireysel değişim ile toplumsal değişim arasındaki ilişki. “Es geçerim” tutumu, bireysel bir davranış olsa da, toplumsal bir yansıması olduğu da kesin. Bu tür yaklaşımlar, toplumda kalıcı bir alışkanlık haline gelirse, kolektif bir sorun oluşturabilir. Burada sadece bireysel bir sorumluluktan kaçıştan bahsetmiyoruz, aynı zamanda sosyal sorumluluklardan da kaçış oluyor. Politikada, eğitimde, iş yaşamında veya kişisel ilişkilerde bu tür “es geçerim” tavırları, çoğu zaman bir yerden sonra kültürel bir alışkanlık haline gelir. Bu durum da toplumu etkileyerek, daha sağlıksız sosyal yapılar doğurur.

İçsel Boşluk: Sorumluluklardan Kaçış mı, Yoksa Güçlü Bir Durum?

Birçok insan için "es geçerim" demek, aynı zamanda bir gücü temsil eder. Bir çeşit bilinçli bir duruş, "görmezden gelme" stratejisinin arkasındaki güç de burada saklı olabilir. Ancak bu duruş, aynı zamanda sorumluluktan kaçma anlamına geldiğinde, o güç, aslında bir tür zayıflığa dönüşür. Bu zayıflık, sorumluluklardan kaçmanın ötesine geçerek, kişisel gelişim açısından da bir gerilemeye yol açar. Toplumların sağlıklı işleyişi için bireylerin sorumluluk almaları gerekmektedir. Bu noktada da “es geçerim” yaklaşımı, bir anlamda toplumun gelişmesine engel oluşturuyor olabilir. Yani, sadece kişisel anlamda değil, toplumsal düzeyde de bu tür tutumların izleri kalır.

Sorular ve Tartışmaya Davet

Şimdi sizlere birkaç provokatif soru sormak istiyorum.

- Gerçekten “es geçerim” demek, bir güç gösterisi mi, yoksa duygusal zayıflık mı?

- Erkeklerin ve kadınların bu ifadeyi kullanmalarındaki temel farklılıklar ne olabilir?

- "Es geçerim" demek, toplumda duygusal ihmalin normalleşmesi olarak mı kabul edilmelidir?

- Herkesin sorumluluklardan kaçma hakkı var mı, yoksa bu sadece bireysel bir tercihten öte bir toplum problemi midir?

- Bir sorunu geçiştirmek ne kadar uzun vadede insanı rahatlatabilir, yoksa sonunda patlayacak bir tepkilere yol açar mı?

Haydi, tartışalım. “Es geçerim” demek ne anlama gelir? Sadece kişisel bir tercih midir yoksa bu cümle, sosyal bir mesele haline mi gelmiştir?
 
Üst