Az Yediğim Halde Neden Kilo Veremiyorum ?

Zeynep

New member
Az Yediğim Halde Neden Kilo Veremiyorum?

Herkese merhaba! Bugün size biraz kişisel bir şeyler anlatmak istiyorum. Birçok kişinin kafasında sürekli dönen bir soru var: “Az yediğim halde neden kilo veremiyorum?” Bu soruyu sıkça soruyorum, çünkü yıllardır bu sorunun cevabını bulmaya çalışıyorum. Herkesin kilo vermek için farklı bir hikâyesi vardır, ama belki de bazılarınız benim yaşadığım süreci, hissettiklerimi anlamakta zorlanmıyordur. Bu yazıyı yazarken hem kendimi hem de bu sorunun derinliklerine inmek istiyorum. Umarım sizler de paylaşır ve kendi hikâyenizi anlatırsınız.

Şimdi sizlere, her gün aynada yüzleşmek zorunda olduğumuz, belki de çoğumuzun yaşadığı ama kimseyle paylaşamadığı bir durumu anlatmak istiyorum. Birkaç yıl önce, kendimi hep “az yediği” halde kilo veremeyen biri olarak buldum. İlk başta küçük bir şey gibi görünse de, zamanla bu durum ruh halimi etkiledi, hayatımı değiştirdi.

Bir Kadın, Bir Hayal ve Kilo Sorunu

Elif, 32 yaşında bir kadındı ve yıllardır kilo verme çabası içinde olan biriydi. Çalışma hayatı oldukça yoğun olan Elif, sağlıklı yemekler yaparak öğünlerini düzenlemeye özen gösteriyordu. O kadar dikkatliydi ki, günde yalnızca 1,5 porsiyon yemek yiyordu. Ama bir türlü o istediği kiloya ulaşamıyordu. Onun da birçok sabah, aynada “bugün farklı olacak” diyerek uyanıp, yeniden umut ettiği günler olmuştu. Ancak bir türlü o sayfanın sonu gelmiyordu.

Elif, önce küçük bir değişim bekliyordu; bir hafta boyunca sağlıklı yemekler yedi, yürüyüşler yaptı, birkaç gündür sosyal medya hesabından da “kilo verme yolculuğunda” olduğunu paylaşıyordu. Ama bir hafta sonra, aynaya baktığında hiçbir değişiklik görmüyordu. Bir yandan gerçekten az yiyordu, diğer yandan da kilo vermek için çok çaba harcıyordu. O kadar çok çaba harcıyordu ki, ne kadar çabalarsa çabalsın, kilo vermek bir türlü olmuyordu.

Bir gün, Elif’in en yakın arkadaşı Nazlı ona bu soruyu sordu: “Neden hep az yediğin halde kilo veremiyorsun?” Elif gülümsedi ve cevap verdi: “Bilmiyorum. Sanırım işler o kadar basit değil.”

Erkeklerin Çözüm Odaklı Perspektifi: İstatistikler ve Strateji

Elif’in durumuyla tanışan Mert, bir arkadaşıydı. Mert, Elif’in hikayesini dinledikten sonra ona biraz daha analitik yaklaşmaya karar verdi. Mert’in bakış açısı, genelde çözüm odaklıydı. İlk olarak Elif’e bazı sorular sordu: "Günlük kalori ihtiyacını biliyor musun? Ne kadar protein alıyorsun? Yeterli uyku uyuyor musun? Hormonların nasıl?" Bu sorular, sadece bir kişisel gelişim kitabından alınan cümleler gibi gelebilir ama Mert’in gözünde her şey sayılarla ölçülmeliydi. Elif’in bu soruları cevapsız bırakması, onun doğru stratejiyi uygulamadığını gösteriyordu. Mert’in stratejik yaklaşımı, aslında Elif’in bakış açısını değiştirdi.

Elif, ilk başta biraz zorlansa da, Mert’in önerilerine uyarak günlük kalori ihtiyacını öğrenmeye ve yeterli uyku almaya başladı. Hormonlar, tabii ki, önemliydi ama Elif, beslenme ve egzersize odaklanmaya karar verdi. Elif, diyet planlarını, güncel verilerle yeniden şekillendirerek, daha fazla protein tüketmeye ve bu kadar düşük kalorili bir diyetten uzaklaşmaya başladı. Ancak, Mert’in yaklaşımı da bazen Elif’i yalnızlaştırıyordu; o, her zaman sayıların peşindeyken, Elif duygusal ve fiziksel olarak yetersiz hissediyordu.

Kadınların Empatik ve İlişkisel Bakış Açısı: Duygusal Yük ve Sosyal Etkiler

Bir gün Elif, bir parkta yürüyüş yaparken karşısına Nazlı çıktı. Nazlı, Elif’in en yakın arkadaşıydı ve onun içindeki duygusal boşluğu görebiliyordu. Nazlı, Elif’i dinlerken, sadece bir kadın arkadaşı olarak değil, aynı zamanda ona empatiyle yaklaşan bir kişiydi. “Bazen, çok fazla çaba harcamanın seni daha da yıprattığını düşünüyorum. Belki de sadece biraz daha rahatlaman gerekiyor. Kilo vermek de önemli, ama sağlığın öncelikli olmalı. Bir insan sürekli kilo vermeye çalışıyorsa, o kişi vücudunun diğer ihtiyaçlarına bakmayı unutabilir” dedi.

Nazlı’nın sözleri Elif’in kafasında bir ışık yaktı. Gerçekten de, her şeyin bu kadar “başarı” odaklı olması, Elif’in kendi değerini dışarıdan gelen “başarı”lara göre ölçmesine neden oluyordu. Nazlı’nın sözleriyle, Elif, aslında “kilo vermek” değil, daha sağlıklı olmak için adımlar atmaya başlamanın önemli olduğunu fark etti. Fakat, kadınlar olarak bazen başkalarının baskısı, sürekli ince olma isteği ve mükemmel olma arzusuyla boğulmuş hissedebiliyoruz. Bir kadının vücut algısı, sosyal medyanın etkisiyle daha da karmaşık hale gelebiliyor.

Sonuç: Herkesin Kilo Verme Hikâyesi Farklıdır

Elif’in hikayesi, aslında herkesin deneyimlediği bir yolculuk. Kilo vermek, sadece bir vücut meselesi değil, zihinsel ve duygusal bir süreçtir. Az yemek, bazen kilo kaybını getirmez. Çünkü kilo verme, yalnızca kalorilerle ilgili bir mesele değil; uyku, stres, hormonlar, egzersiz ve genetik faktörler gibi birçok etkenin birleşimidir. Herkesin kilo verme süreci farklıdır, ama hepimizin ortak noktası, sağlıklı bir dengeye ulaşmaya çalışmaktır.

Belki de hepimizin daha çok ihtiyaç duyduğu şey, bu süreci kendimize nazikçe yaklaşarak, başkalarının düşüncelerini, başkalarının mükemmellik algılarını bir kenara bırakmaktır. Kilo verme yolculuğunda başarılı olmak, sadece fiziksel değil, aynı zamanda duygusal bir yolculuk da olmalıdır.

Peki, sizin hikâyeniz nasıl? Kilo verme sürecinizde karşılaştığınız en büyük zorluklar nelerdi? Kendi deneyimlerinizi paylaşarak bu konuda birbirimize nasıl yardımcı olabiliriz?
 
Üst