Migren, tansiyon tipi baş ağrısı üzere öbür bir hastalığa bağlı olmayan ağrılar (primer baş ağrısı), ömür kalitesini olumsuz istikamette etkiliyor. Uzmanlar ise bu problemle karşı karşıya kalan bireylerde çok ağrı kesici kullanmasının ağrıyı kronik hale getirdiğini söylüyor.
Hususla ilgili yapılan çalışmaları pahalandıran Nöroloji Uzmanı Dr. Nihat Mustafayev, “Ülkemizde 10 milyondan fazla insan kronik baş ağrısı yaşıyor. Uzun süren baş ağrılarının bir fazlaca farklı sebebi olabilir. ötürüsıyla denetimsiz ağrı kesici kullanmak yerine bir tabibe başvurarak ağrının niçininin araştırılması gerekiyor. Zira yapılan çalışmalar, denetimsiz ve çok ağrı kesici kullanmasına bağlı olarak nüfusun yüzde 1 ila 2’sinin çok ağrı kesici kullanmasına bağlı baş ağrılarından (İAKB) muzdarip olduğunu gösteriyor” dedi.
Mustafayev, kelamlarını şu biçimde sürdürdü:
“Özellikle migren ya da tansiyon tipi baş ağrısı üzere primer baş ağrısı olan hastalarda ilaca bağlı baş ağrısı gelişme riski ile ilgili Memleketler arası Baş Ağrısı Komitesi’nin sunduğu birtakım kriterler var. Bunlar; migren ve tansiyon baş ağrısı üzere baş ağrılarının olması, epeyce sık baş ağrısı yaşanması, en az 3 aydır ağrıların devam etmesi ve ayda 10-15 taniçin fazla ilaç kullanılması, ilaçlar bırakıldığında ağrılarda azalma olması. Bu kriterlere sahip olan bireyler çok ağrı kesici kullanmasına bağlı baş ağrısı (İAKB) riski ile karşı karşıyadır. Her türlü ağrı kesici, kronik baş ağrısı gelişmenine yol açmaktadır.”
“Aşırı ağrı kesici kullanmasına bağlı baş ağrısı (İAKB) yaşayan bireylerde genetik faktörlerin de rol oynadığı düşünülmektedir” diyen Dr. Nihat Mustafayev, migren ya da tansiyon tipi baş ağrısı yaşayanların çok ağrı kesici kullanımı kararında meydana gelen ağrıda genetik faktörlerin de rol oynadığını söylemiş oldu.
Mustafayev, ilaç kaynaklı olsun ya da olmasın yanlışsız teşhis ve tedavi için hekim denetiminin çok kıymetli olduğunun altını çizdi.
Ağrı kesici kullanmadan ağrı tedavisi mümkün mü?
Dr. Nihat Mustafayev, “Aşırı ağrı kesici kullanmasına bağlı baş ağrısı (İAKB) teşhisi alan hastalarda, kullanılan ağrı kesici ilaçların bıraktırılmasına yönelik epey istikametli bir tedavi uygulanır. Hasta ve hasta yakınlarının tedavi sürecine ahengini gerektiren bu tedavi süreci, baş ağrısı önleyici tedavilerin başlanması ve bedeni toksik unsurlardan arındırmaya yönelik bir detoks tedavisini kapsar. Bu süreçte ağrı kesicilerin bırakılması ile bir arada birtakım belirti ve yan tesirler ortaya çıkabilir. Bunlar; tedavinin başlangıcında baş ağrısının güçlenmesi, bulantı ve yorgunluk üzere belirtilere ek olarak huzursuzluk, terleme, kalp çarpıntısı üzere semptomlar biçiminde görülebilir. Ekseriyetle bu belirtiler bir kaç gün ortasında kaybolur ve hastalar daha sonrasında rahatlama periyoduna girer” dedi.
Ağrı kesici kullanmasına bağlı baş ağrısının (İAKB) tedavi süreci başladıktan 1 yıl içerisinde yenidenlaması ihtimaline dikkat çeken Mustafayev, hastaların muhakkak bir süre hekim nezaretinde ve tedavi altında olması gerektiğini söylemiş oldu.
Ayrıyeten ilaç dışı tedbirlerin uygulanması ve idmanların de günlük yaşama ahenk sağlanması noktasında yararlı olduğunu belirtti.
Hususla ilgili yapılan çalışmaları pahalandıran Nöroloji Uzmanı Dr. Nihat Mustafayev, “Ülkemizde 10 milyondan fazla insan kronik baş ağrısı yaşıyor. Uzun süren baş ağrılarının bir fazlaca farklı sebebi olabilir. ötürüsıyla denetimsiz ağrı kesici kullanmak yerine bir tabibe başvurarak ağrının niçininin araştırılması gerekiyor. Zira yapılan çalışmalar, denetimsiz ve çok ağrı kesici kullanmasına bağlı olarak nüfusun yüzde 1 ila 2’sinin çok ağrı kesici kullanmasına bağlı baş ağrılarından (İAKB) muzdarip olduğunu gösteriyor” dedi.
Mustafayev, kelamlarını şu biçimde sürdürdü:
“Özellikle migren ya da tansiyon tipi baş ağrısı üzere primer baş ağrısı olan hastalarda ilaca bağlı baş ağrısı gelişme riski ile ilgili Memleketler arası Baş Ağrısı Komitesi’nin sunduğu birtakım kriterler var. Bunlar; migren ve tansiyon baş ağrısı üzere baş ağrılarının olması, epeyce sık baş ağrısı yaşanması, en az 3 aydır ağrıların devam etmesi ve ayda 10-15 taniçin fazla ilaç kullanılması, ilaçlar bırakıldığında ağrılarda azalma olması. Bu kriterlere sahip olan bireyler çok ağrı kesici kullanmasına bağlı baş ağrısı (İAKB) riski ile karşı karşıyadır. Her türlü ağrı kesici, kronik baş ağrısı gelişmenine yol açmaktadır.”
“Aşırı ağrı kesici kullanmasına bağlı baş ağrısı (İAKB) yaşayan bireylerde genetik faktörlerin de rol oynadığı düşünülmektedir” diyen Dr. Nihat Mustafayev, migren ya da tansiyon tipi baş ağrısı yaşayanların çok ağrı kesici kullanımı kararında meydana gelen ağrıda genetik faktörlerin de rol oynadığını söylemiş oldu.
Mustafayev, ilaç kaynaklı olsun ya da olmasın yanlışsız teşhis ve tedavi için hekim denetiminin çok kıymetli olduğunun altını çizdi.
Ağrı kesici kullanmadan ağrı tedavisi mümkün mü?
Dr. Nihat Mustafayev, “Aşırı ağrı kesici kullanmasına bağlı baş ağrısı (İAKB) teşhisi alan hastalarda, kullanılan ağrı kesici ilaçların bıraktırılmasına yönelik epey istikametli bir tedavi uygulanır. Hasta ve hasta yakınlarının tedavi sürecine ahengini gerektiren bu tedavi süreci, baş ağrısı önleyici tedavilerin başlanması ve bedeni toksik unsurlardan arındırmaya yönelik bir detoks tedavisini kapsar. Bu süreçte ağrı kesicilerin bırakılması ile bir arada birtakım belirti ve yan tesirler ortaya çıkabilir. Bunlar; tedavinin başlangıcında baş ağrısının güçlenmesi, bulantı ve yorgunluk üzere belirtilere ek olarak huzursuzluk, terleme, kalp çarpıntısı üzere semptomlar biçiminde görülebilir. Ekseriyetle bu belirtiler bir kaç gün ortasında kaybolur ve hastalar daha sonrasında rahatlama periyoduna girer” dedi.
Ağrı kesici kullanmasına bağlı baş ağrısının (İAKB) tedavi süreci başladıktan 1 yıl içerisinde yenidenlaması ihtimaline dikkat çeken Mustafayev, hastaların muhakkak bir süre hekim nezaretinde ve tedavi altında olması gerektiğini söylemiş oldu.
Ayrıyeten ilaç dışı tedbirlerin uygulanması ve idmanların de günlük yaşama ahenk sağlanması noktasında yararlı olduğunu belirtti.