İşlevselcilik Ne Zaman Ortaya Çıkmıştır ?

Tolga

New member
İşlevselcilik Ne Zaman Ortaya Çıkmıştır?

İşlevselcilik, sosyal bilimler, özellikle de sosyoloji ve antropoloji alanında önemli bir kuramsal yaklaşımdır. İşlevselcilik, toplumun bir bütün olarak işleyişine odaklanır ve toplumsal kurumların her birinin, toplumun devamı ve dengesi için belirli işlevleri olduğunu savunur. Ancak bu yaklaşımın tarihsel kökenleri ve gelişimi göz ardı edilemez. Peki, işlevselcilik ne zaman ortaya çıkmıştır? Bu sorunun cevabı, 19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarına kadar uzanır.

İşlevselcilik Hangi Dönemde Ortaya Çıktı?

İşlevselcilik, özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısında, sanayileşmenin ve modernleşmenin hız kazandığı bir dönemde ortaya çıkmıştır. Bu dönem, toplumsal yapının hızla değiştiği, geleneksel yapılarla modern yapıların çatıştığı bir zaman dilimidir. Bu değişim süreci, toplumbilimcileri toplumun nasıl işlediğini ve sosyal düzenin nasıl sağlandığını anlamaya yönlendirmiştir.

İşlevselcilik, özellikle Auguste Comte ve Herbert Spencer gibi erken dönem düşünürlerin çalışmalarında temellerini bulur. Ancak kuramsal anlamda sistematikleştirilmesi ve akademik alanda güçlü bir teori olarak yer edinmesi, 20. yüzyılın ilk yarısında Émile Durkheim ve daha sonra Talcott Parsons gibi isimlerle olmuştur.

İşlevselciliğin Ortaya Çıkmasında Hangi Faktörler Etkilidir?

İşlevselciliğin ortaya çıkışında üç ana faktör etkili olmuştur:

1. Sanayi Devrimi ve Modernleşme: Toplumlar hızlı bir şekilde değişirken, eski sosyal düzenler sarsılmış, bireyler ve kurumlar bu değişime ayak uydurmak zorunda kalmıştır. İşlevselcilik, bu yeni düzeni anlamaya çalışmıştır.

2. Toplumsal Düzenin Önemi: Kaos ve çatışmaların önlenmesi için toplumsal düzenin nasıl kurulduğu ve sürdüğü sorusu, işlevselciliğin temel çıkış noktalarından biridir.

3. Pozitivist Bilim Anlayışı: Comte ve Durkheim gibi düşünürler, toplumun da doğa gibi yasalarla açıklanabileceğini savunmuş ve bilimsel yöntemlerin sosyal bilimlerde de uygulanabileceğini ileri sürmüşlerdir.

İşlevselciliğin Kurucuları Kimlerdir?

İşlevselcilik denilince akla ilk gelen isimler şunlardır:

- Émile Durkheim: Modern işlevselciliğin kurucusu kabul edilir. Toplumu, bireylerin ötesinde bir gerçeklik olarak ele almış ve sosyal kurumların toplumun bütünlüğü açısından nasıl işlev gördüğünü analiz etmiştir. "Toplumsal dayanışma", "kolektif bilinç" ve "anomi" gibi kavramlar onun teorisinin temel taşlarıdır.

- Herbert Spencer: Toplumu bir organizmaya benzetmiştir. Her bir toplumsal kurumun, tıpkı vücuttaki organlar gibi, bir işlevi olduğunu savunmuştur.

- Talcott Parsons: 20. yüzyılda işlevselciliği sistematik hale getiren kişidir. Toplumsal sistemlerin işleyişini açıklamak için "AGIL Şeması"nı geliştirmiştir. Bu modele göre her toplumda dört temel işlev yerine getirilmelidir: Adaptasyon, Hedef Belirleme, Bütünleşme ve Latent Kalıpların Korunması.

İşlevselcilik Hangi Alanlarda Kullanılmıştır?

İşlevselcilik sadece sosyolojiyle sınırlı kalmamış, antropoloji, psikoloji, eğitim bilimleri ve hatta siyaset bilimi gibi farklı alanlarda da etkili olmuştur. Özellikle 20. yüzyılın ilk yarısında sosyal bilimlerin en baskın paradigması haline gelmiştir.

İşlevselciliğin Temel Görüşleri Nelerdir?

- Toplum bir organizmadır; parçaları birbiriyle ilişkilidir.

- Her toplumsal kurumun toplumun bütününe hizmet eden bir işlevi vardır.

- Toplumsal düzen ve istikrar, toplumun doğal halidir.

- Değişim yavaş ve evrimsel olur; devrimsel değişimler istenmeyen bozulmalara yol açabilir.

İşlevselcilik Ne Zaman Zirve Noktasına Ulaşmıştır?

İşlevselcilik, özellikle 1940-1960 yılları arasında Amerikan sosyolojisinde zirve noktasına ulaşmıştır. Bu dönemde Talcott Parsons ve Robert K. Merton’un çalışmaları etkili olmuş, sosyoloji bölümlerinde baskın teori olarak öğretilmiştir. Merton, işlevselciliğe "görünür" ve "gizli" işlevler ayrımını kazandırmış, bu da yaklaşımın analitik gücünü artırmıştır.

İşlevselcilik Günümüzde Ne Durumda?

1970’lerden itibaren işlevselcilik çeşitli eleştiriler almaya başlamıştır. Bu eleştirilerin başında, işlevselciliğin toplumdaki çatışmaları ve değişimi yeterince açıklayamaması gelir. Karl Marx’ın çatışma teorisi, daha radikal bir açıklama sunarak işlevselciliğe alternatif olmuştur.

Ancak buna rağmen işlevselcilik tamamen terk edilmemiştir. Günümüzde özellikle sistem teorisi, neo-fonksiyonalizm gibi yaklaşımlarla yeniden yorumlanmakta ve bazı alanlarda kullanılmaya devam etmektedir. Özellikle kurumların yapısını ve işlevini anlamak açısından hâlâ geçerli bir çerçeve sunmaktadır.

İşlevselciliğin Ortaya Çıkışıyla İlgili Benzer Sorular ve Cevapları

1. İşlevselcilik hangi tarihlerde popüler olmuştur?

İşlevselcilik 1930’lardan itibaren özellikle ABD’de hızla popüler hale gelmiş, 1940-1960 yılları arasında akademik dünyada baskın paradigma olmuştur.

2. İşlevselcilik nasıl bir toplumsal yapı anlayışına sahiptir?

İşlevselcilik, toplumun istikrarlı, bütünleşik ve işlevsel bir yapı olduğuna inanır. Değişim yerine süreklilik ve düzen ön plandadır.

3. İşlevselcilik neden eleştirildi?

Toplumsal eşitsizlikleri görmezden gelmesi, çatışma ve değişimi yeterince açıklamaması, statükoyu meşrulaştırması nedeniyle eleştirilmiştir.

4. İşlevselciliğin günümüzdeki yeri nedir?

Her ne kadar eleştirilmiş olsa da, işlevselcilik günümüzde hâlâ eğitim, aile, din gibi kurumsal yapıları açıklamak için kullanılmaktadır. Neo-fonksiyonalist yaklaşımlar modern versiyonlarını temsil eder.

5. İşlevselciliğin topluma bakışı nasıldır?

Toplumu bir bütün olarak görür, parçaların (aile, din, eğitim, hukuk gibi) bu bütünün işleyişine hizmet ettiğini savunur. Toplumdaki her yapı, bir ihtiyacı karşılamak üzere vardır.

Sonuç

İşlevselcilik, toplum bilimlerinde uzun yıllar etkisini sürdürmüş, toplumsal yapıyı anlamada önemli katkılar sunmuş bir yaklaşımdır. Her ne kadar günümüzde eleştirilse ve alternatif teoriler ön plana çıksa da, işlevselciliğin tarihsel önemi ve teorik gücü hâlâ sosyal bilimlerin temel taşlarından biri olarak kabul edilmektedir. Toplumun istikrarı, düzeni ve kurumların işlevleri üzerine düşünmek isteyen herkes için işlevselcilik hâlâ öğretici bir çerçeve sunmaktadır.
 
Üst