Gökhan Türkmen Aşk kime yazdı ?

Tolga

New member
Gökhan Türkmen Aşk Kime Yazdı?

Bugün size, bir şarkının ötesinde bir anlam taşıyan, duygularla yoğrulmuş bir hikaye anlatacağım. Gökhan Türkmen'in "Aşk Kime Yazdı?" şarkısının sadece bir şarkı olmadığını, aslında bir yolculuk, bir keşif ve bir ilişkinin derinliklerine iniş olduğunu düşündüm. Belki de her birimiz kendi "aşk kime yazdı?" sorusunun cevabını ararken, bu şarkının sözlerine bir adım daha yakın oluyorduk. İşte bu hikayede, iki farklı bakış açısının nasıl birleştiğini ve zamanın içinde kaybolan ilişkilerin nasıl şekillendiğini göreceksiniz.

İki Farklı Dünya: Canan ve Emre

Hikayenin başı, bir şehrin sıkışmış sokaklarında başlar. Canan, genç ve idealist bir kadındı. Empatik yaklaşımı, başkalarının duygularını anlamaya çalışan tavrı, onu her zaman bir adım daha ileriye taşımıştı. İnsanlar onun yanındayken kendilerini güvende hisseder, her sorununa çözüm ararken, sadece dinlemekle kalmaz, doğru soruları sormaya çalışırdı. Canan’ın dünya görüşü, insanın ilişkilerinde dengeyi ve anlayışı bulması gerektiği üzerine kuruluydu. O, duygularının izini sürer, kalbinin sesini dinlerdi. Her bir ilişkiyi, anlamaya, içsel bir yolculuğa çıkarak keşfetmeye çalışıyordu.

Emre ise çok farklıydı. Stratejik düşünmeye, problemleri çözmeye odaklanmış, hayatı bir problem olarak görüp ona çözüm arayan bir adamdı. Duygusal açıdan daha az açık olmasına rağmen, ilişkilerinde ne istediğini bilirdi. Canan’la tanıştığında ise, ona duyduğu ilgiyi çözümlemek yerine, neden olduğunu anlamaya çalışıyordu. Onun duygusal tepkileri, bazen karmaşık ve anlaşılmaz gelse de, Canan’a olan ilgisiyle bir çıkış yolu bulmaya çabalıyordu. Emre için her şeyin bir düzeni vardı; her sorunun bir cevabı vardı ve her ilişki, mantık çerçevesinde şekillenebilirdi.

İlk Karşılaşma: Aşkın Sesini Duyduğunda

Bir gün, şehrin gürültüsünden uzak bir kafede buluştular. Emre, Canan’a karşılama olarak her zamanki gibi kısa ve net konuştu. "Nasılsın?" sorusu bile, onun çözüm odaklı bakış açısını yansıtan bir şekilde, 'bugün ne yapabilirim?' gibiydi. Canan ise bir süre sessiz kaldı, ardından cevap verdi. "Ben iyi, ama seni tanımak için daha fazlasını bilmem gerek." Cevapları arasındaki fark, adeta dünyalar kadar büyüktü. Canan, duygusal bir bağ kurma isteğini, Emre'nin ise bu bağın ne anlama geldiğini çözme çabası… İlk başta aralarındaki mesafe gözle görülür bir şekilde fazlaydı. Ama Canan, duygusal zekasıyla Emre’yi anlayabilecek kadar sabırlıydı.

Emre, Canan’ın derinlemesine anlayışını görünce, onu çözmeye başlamıştı. Ama çözüm bulmak her zaman kolay değildi. Çünkü Canan, sadece mantıklı ve düz bir çözüm arayışında değildi; kalbinin ve ruhunun sesini dinlemek istiyordu. Bu, Emre için bir sınav gibiydi. Kendini ifade etme biçimi, bazen sadece düşüncelerini dökmek ve içinden gelen duyguları basitçe anlatmak yerine, daha derin bir anlam arayışına dönüşüyordu.

Zamanla Anlaşılmayan Aşk: Kim Kime Yazdı?

Bir gün Emre, Canan’a eski bir şarkıdan söz etti. "Aşk Kime Yazdı?" şarkısının sözleri, sanki birbirlerine yazılmış bir mesaj gibi gelmişti ona. Canan ise, şarkıyı bir an duraksayarak dinledi. "Bazen aşkı, duygularımızı kelimelere dökemeyiz," demişti. "Ama her zaman anlamlıdır, belki de duygularımızı bilmeden yazıyoruz." Canan’ın sözleri, Emre’nin gözlerinde yeni bir ışık yaktı. Onun için aşk, sadece kelimelerle ya da mantıkla ifade edilebilecek bir şey değildi. Belki de, duygular her zaman karmaşıktı ve her iki kişi de doğru zaman geldiğinde, doğru cevabı bulacaktı.

Zamanla, Emre de daha çok anlamaya başladı. Canan’a yaklaşımını değiştirmeye başladı. Mantıksal bakış açısını bir kenara bırakıp, onun duygusal dünyasına girmeye çalıştı. Birlikte zaman geçirdikçe, Canan’ın duygularını ne kadar derinlemesine hissedebildiğini ve bunun Emre’nin hayatını nasıl değiştirdiğini fark etti. Ama o da fark etti ki, her şeyin bir çözümü yoktu. Aşk, çözümsüzlük değil, bir yolculuktu; çözülmesi gereken bir problem değil, yaşanması gereken bir deneyimdi.

Toplumsal ve Tarihsel Bir Perspektif: Aşkın Evrimi

Birçok kişi, geçmişten bugüne aşkı farklı şekillerde tanımlamış ve anlamış olsa da, ilişkilerdeki dinamikler her zaman aynı kalmamıştır. Tarihsel olarak, duygusal ilişkilerde erkeklerin stratejik ve çözüm odaklı yaklaşımı genellikle norm olarak kabul edilmiştir. Kadınlar ise daha çok duygusal ve empatik yaklaşımlarıyla tanınmışlardır. Ancak, günümüzde bu kalıplar giderek daha fazla kırılmaktadır. Canan ve Emre'nin hikayesinde olduğu gibi, bireyler artık sadece toplumsal cinsiyet rollerine dayanarak değil, kendi kişisel deneyimlerine ve duygusal anlayışlarına göre hareket ediyorlar.

Aşkın farklı yönleri, toplumun her katmanında birbirinden farklı şekillerde yorumlanabilir. Bugün bile, erkeklerin duygusal duvarlarını aşması, kadınların ise mantıksal düşüncelerle hislerini dengelemesi, toplumsal değişimle birlikte sürekli evrilmektedir. Aşk, tarihten bağımsız bir şekilde, hala herkesin en derin sorularına cevap aradığı bir yolculuk olarak devam etmektedir.

Sonuç: Aşkın Kendi Hikayesi

Sonunda, Gökhan Türkmen’in şarkısının ne demek istediğini herkes kendi içinde bir şekilde çözmüş olacak. Herkesin aşkı yazma şekli farklıdır; bazen bir şarkı, bazen bir bakış, bazen de sadece bir kelime. Ama unutmayın, aşkı kime yazdığınız değil, o yazıya ne anlam yüklediğiniz önemlidir. Çünkü her kalp, aşkın izini farklı bir yolda sürer. Peki, siz aşkınızı kime yazıyorsunuz?
 
Üst