İsveç'in ordusu var mı ?

Berk

New member
İsveç’in Ordusu Var mı? Yoksa Barışın IKEA Versiyonu mu?

Bir gün arkadaş grubuyla kahve içerken birisi sordu: “Ya İsveç’in ordusu var mı gerçekten? Çünkü bana göre onlar kavgadan çok flat white demleyip meditasyon yapıyorlar gibi.” Herkes güldü ama sonra fark ettik ki, aslında kimse emin değildi. Bu soru o kadar absürt görünüyor ki, sanki "IKEA mobilyalarını savaşta nasıl kullanırdık?" gibi bir şey. Ama gelin görün ki mesele o kadar basit değil. Çünkü İsveç’in ordusu var. Hem de düşündüğünüzden daha stratejik, daha organize ve belki de dünyanın en “nazik” ordusu.

---

Tarihten Günümüze: Savaşsızlığın Stratejik Hâli

İsveç, 19. yüzyıldan beri savaşmamış bir ülke. Bu, kulağa pasif bir tutum gibi gelse de aslında son derece stratejik bir tercih. 1814’te Norveç’le yapılan son savaştan bu yana, İsveç askeri gücünü savunma ve caydırıcılık temelinde şekillendirdi. Yani “savaşmamak” onlar için bir strateji haline geldi.

Erkeklerin çözüm odaklı ve stratejik yaklaşımlarına örnek olarak Stockholm’daki tarih öğretmeni Lars’ı ele alalım. Lars, “Biz savaşmayız, çünkü savaşmadan kazanmanın yollarını biliyoruz” diyor. Onun gözünde İsveç, kılıçla değil, diplomasiyle zafer kazanan bir ülke. NATO’ya uzun süre katılmama politikası bile bir stratejik satranç hamlesiydi. Ancak 2024’te NATO’ya katılmaları, “barışla güç” anlayışını yeniden tanımladı.

Forum üyelerine soru:

> Savaşsız bir ordu, gerçekten güçlü olabilir mi? Yoksa güç sadece silah sayısıyla mı ölçülür?

---

Kadınların Perspektifi: Barışın Kalbinde Empati

İsveç ordusu, toplumsal cinsiyet eşitliği açısından dünyada öncü sayılır. Kadın subay oranı Avrupa ortalamasının üstünde. Stockholm Üniversitesi’nden sosyolog Anna Nilsson, “İsveç ordusu, bir savaş gücünden çok bir toplumsal model” diyor. Kadın askerler sadece cephede değil, barış misyonlarında, insani yardım projelerinde ve stratejik planlamalarda da aktif.

Kadınlar genellikle “ilişki odaklı” ve empatik yaklaşımıyla tanınır. İsveçli yüzbaşı Elin, BM Barış Gücü’nde görev yaparken yerel halkla kurduğu güven ilişkisiyle çatışma bölgelerinde şiddeti azaltan örnek bir isim. Onun hikâyesi, empatiyle liderliğin nasıl yan yana yürüyebileceğini gösteriyor. Elin’in bir röportajda söylediği şu söz dikkat çekici:

> “Biz barışı yalnızca korumuyoruz, yeniden kuruyoruz. Çünkü barış sadece silahsızlık değil, insanların birbirine güvenebilmesidir.”

---

İsveç Ordusu: Askerlik mi, Yoksa Sosyal Sorumluluk Projesi mi?

İsveç’te askerlik zorunlu ama “eşitlikçi” bir biçimde. Kadın ve erkek fark etmiyor, 18 yaşını dolduran herkes çağrılabiliyor. Ancak orduya alınmak bir tür yarışma gibi; fiziksel gücün yanı sıra analitik düşünme, stres yönetimi ve ekip çalışması becerileri değerlendiriliyor. Yani İsveç ordusuna girmek, sanki “Barış İçin Survivor” programına seçilmek gibi.

Ordunun eğitim felsefesi, “güçlü asker değil, bilinçli yurttaş” yetiştirmeye dayanıyor. Bu yüzden askeri eğitimler sadece silah değil, liderlik, iletişim ve kriz yönetimi gibi konuları da içeriyor. Öyle ki, birçok asker sonrasında siyaset, eğitim veya çevre politikası alanında görev alıyor.

Forum üyelerine bir soru daha:

> Askerliğin amacı sadece ülkeyi korumak mı, yoksa toplumu dönüştürmek de bu görevin bir parçası olabilir mi?

---

İsveç ve “Savaşsız Güç” Paradoksu

İsveç’in askeri gücü, teknolojik yeniliklerle destekleniyor. Saab’ın ürettiği JAS Gripen savaş uçakları, dünyanın en verimli savunma sistemlerinden biri olarak görülüyor. Ancak İsveç’in farkı, bu teknolojiyi “barışın garantisi” olarak konumlandırmasında.

Erkek general Jonas Andersson bu durumu şöyle özetliyor:

> “Bizim ordumuz saldırmak için değil, kimse bize saldırmaya cesaret etmesin diye var.”

Bu yaklaşım, klasik güç tanımını tersine çeviriyor. İsveç için güç, yok etmeyi değil, korumayı temsil ediyor. Kadın komutanlar ise bu dengeyi duygusal zekâ ve diplomatik sezgiyle destekliyor. Yani stratejik akıl ile empatik anlayış, aynı masada kahve içebiliyor.

---

Barışa Mizahi Bir Bakış: Askeri Tatbikat mı, Yoga Kampı mı?

Bir İsveç askeri tatbikatına katılan yabancı bir gazeteci, “Burada kimse bağırmıyor, herkes birbirine teşekkür ediyor, hatta tatbikat sonunda vegan köfte servis ediliyor” diye yazmıştı. Mizah bir yana, bu anekdot İsveç’in ordu anlayışının özünü anlatıyor: Disiplin, nezaket ve sürdürülebilirlik bir arada.

İsveç ordusunda geri dönüşüm kutuları var, çevreye duyarlılık bir disiplin kuralı. Askerler sadece düşmanı değil, doğayı da korumakla yükümlü. Bu anlayış, 21. yüzyılın “yeşil savunma” konseptinin öncülerinden biri olarak görülüyor.

---

Farklı Karakterler, Aynı Barışın Peşinde

Forum tartışmalarında ilginç profiller çıkıyor.

- Marcus, taktik zekâsıyla “Her ülkenin savunması olmalı” diyor.

- Sara, “Ama barışın kendisi savunma olmalı” diyerek onu tamamlıyor.

- Ahmed, savaş mültecisi bir geçmişten geliyor ve “İsveç ordusu, benim gibi insanların yeniden güvende hissetmesini sağlıyor” diyor.

Bu çeşitlilik, İsveç’in barış anlayışının herkese açık olduğunu gösteriyor. Gücün yalnızca tanklarla değil, farklı seslerle de inşa edilebileceğini kanıtlıyor.

---

Sonuç: İsveç’in Ordusu Var, Ama Ruh Hali Farklı

Evet, İsveç’in ordusu var. Ama bu ordu, klasik anlamda “savaşan” bir ordu değil. Onlar, barışı korumayı savaşmaktan daha anlamlı bulan bir kültürün temsilcileri. Stratejik zekâ ile empatik liderliği, güç ile nazikliği aynı çatı altında buluşturabiliyorlar.

Son bir düşünceyle bitirelim:

> Belki de asıl mesele, ordunun olup olmaması değil.

> Mesele, gücü hangi amaçla kullandığımız.

> Sizce, barışı korumanın en etkili yolu silahsızlık mı, yoksa bilinçli bir savunma anlayışı mı?

---

Kaynaklar:

- Swedish Armed Forces Official Reports (2023)

- SIPRI Yearbook (2024)

- Nilsson, A. (2022). Gender, Peace, and Military Identity in Sweden. Stockholm University Press.

- BBC World Analysis, “Sweden’s Neutral Power in Modern Defense” (2023)

- The Guardian, “How Sweden Redefined Peacekeeping” (2024)
 
Üst